Hakkımda

1951 yılında Kırşehir'in Dalakçı köyünde doğdum. İlköğretim ve liseyi Kırşehir'de bitirdim. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdim. 1973-1980 yıllarında Konya İvriz Öğretmen Okulunda çalıştım. 1980-1999 yılları arasında Adapazarında öğretmenlik yaptım. 1999 depremi sonrası Kırşehir'e göç etti. 1999 yılından sonra Kırşehir'de özel öğretim kurumlarında öğretmenlik yaptı.

İnsan kendi özünde bulunan soylu değerleri keşfettikçe insanlaşır. gerçek mutluluk insanca değerlerde gizlidir. Aklınız sizlere yeni ufuklar açacak muhteşem güzellikler sunacaktır. Kendinizde bulunan bu cevheri keşfedin

NİETZSCHE

“Size acıdık, merhamet ettik, tek hatamız varsa budur!”


Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu sözleri Ankara'da eylem yapan tekel işçileri için söyledi.

Bu sözlerde doğal olarak merhametle ilgili tartışmaları başlattı.

Bugünlerde merhameti tartışmak gerekiyor. Toplumsal koşullar, bunu gerekli kılıyor.

Merhamet toplumsal yaşamda eğitim sonunda oluşan kişiliğimizdeki bir yapılaşma.

Merhamet, insanca bir duygu.

Tıpkı sevgi, sevinç, coşkunluk, öfke, nefret, üzüntü, keder, pişmanlık, merak, hayret, hoşnutluk gibi insanı insan yapan duygulardan sadece biri.

Fakat merhamet en çok sömürülen bazı tacirler tarafından istismar edilen insanca duygularımızın da başında geliyor. Bu durum, geçmişte de yaşanmış ki atalarımız; “Merhametten maraz doğar” demişler.

Merhamet, muhtaç olana gönülden gelerek yardım etmedir, zor durumda olana destek olmaktır. Fakat merhameti acımayla karıştırmamak gerekir.

Zaten ikisi arasında da ince bir çizgi vardır. Merhametin ölçüsü kaçarsa, merhamet olmaktan çıkar, acımaya dönüşür.

Acımak da insanın doğasında içgüdüsel olarak vardır. Kendimizi başkasının yerine kor, onun yaşadıklarını benliğimizde yaşarız. Bu durum belki de yaşama içgüdüsünün doğal sonucudur.

Unutmayalım ki, yerinde gösterilen ölçüsü iyiye ayarlanan insanca bir merhamet, hem kendimize hem de karşımızdakini mutluluk verir.

Merhamet, insanı yücelten soylu bir duygudur. Her duyguda olduğu gibi merhamet konusunda da ölçü farklı farklı olabilir.

Bakın yüzyılımızı en çok etkileyen düşünürlerden biri olan Nietzsche merhamet konusunda ne diyor:

“Merhameti yok edin.”

Nietzsche'ye göre, merhamet yapaydır. Yapaylıktan öte saçmadır. Doğaya aykırıdır. Çünkü doğada güçsüzlerin, zayıfların yaşama şansı yoktur. Doğada sadece güçlüler yaşamını devam ettirir, güçsüzler yok olur.

Doğanın yasasına karşı gelinmez. Merhamet de doğa yasasına karşı gelmekten başka bir şey değildir.

Yaşama felsefesinin en önemli temsilcilerinden Nietzsche'nin insanlığı derinden etkileyen bazı sözlerini aktaralım:

“Neysen o ol. Gerçekler olmadan kişi kim ya da ne olduğunu nasıl keşfedebilir?”

“Yalan, yeni yanalar doğurur”

“İnsanın bütün eylemleri kendisine yöneliktir. Bütün hizmetleri kendine hizmettir. Bütün sevgisi kendisini sevmesidir.”

“Hiç kimse bir şeyi başkaları için yapmaz.”

“Ümit, kötülüklerin en kötüsüdür. Çünkü işkenceyi uzatır.”

“Sevdiğiniz insanları düşünmüyorsunuz, ama derine inin sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz.”

“Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz.”

“Yaşadığımız şeyleri biz icat ederiz. Dolaysıyla icat ettiğimiz şeyi de yok edebiliriz.”

“Ölümün geliyor olması, yaşamın değerli olmadığı anlamına gelmez.”

“Yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınızdır.”

“İnsanların tarzları, iki temel bölüme ayrılır: ruhunda sükûnete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmeli, ama gerçeklerin peşindeki insanlar, iç huzurdan feragat edip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadırlar.”

“Aslında kimse kimseye yardım etmez.”

“Daha derinlere inin. Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz.”

Nietzsche'nin 56 yıllık hayatının 30 yılı hastalıklarla, derin acılarla geçmiştir. Onun görüşleri yaşamından kaynaklanır. Kendi güçsüzlüğü güce büyük nem vermesini sağlamıştır. Ona göre, yaşam bir güçtür, güçlülüktür.

Güçlü olmak, haklı olmaktır.

Nietzsche'nin felsefesi, duygusal bir iklimde oluşan tutkular, dilekler ve özlemlerdir. Yaşadığı büyük acılara, hastalıklara, vefasızlıklara adeta bir isyandır. Sevdiği tüm kadınların onu terk etmesi, kadınlar konusundaki o ünlü sözlerini söylemesine yol açmıştır.

Yaşadığı acılar, geleneksel değerlere farklı açılardan bakmasını sağlamıştır. Güçsüzlüğü, zayıflığı, hastalıklı bedeni ona acıların en büyüğünü yaşatmıştır. Değerlerin hiç de gerçekleri yansıtmadığını gösteren insanların kafalarına çivi gibi saplanan sözleri belki de bunun için söylemiştir.

Nietzsche, bir uyarıcıdır.

İnsanları dogmatik uykusundan uyandıran, alışılagelmişin dışına çıkaran, olgulara farklı gözlerle bakan bir dehadır.

Nietzsche, yaratıcılığın, değişimin, ipuçlarını gösterir. Onu sevenler kadar sevmeyenler de vardır. Fakat sevmek ve reddetmek, Nietzsche'nin değerini ne arttırır ne de azaltır. Onun şu sözlerine bakın:

“Şimdi sizlere diyorum ki, beni yitirin, kendiniz olun.”

Nietzsche, kendisinin sevilmesini, destelenmesini de istemiyor. İnsanın kendisi olmasını istiyor. Belki de bu anlamda insanın doğasını gösteren bir aynadır.

Kendisiyle yaşayıp kendisini tanımayan insanı uyarmadır.

Kendisiyle yaşayıp kendisini tanımamak, belki de insanın kaderi.

Nietzsche'yi okumak, insana çok şeyler kazandırır. Bizim dışımızdaki güzellikleri, farklılıkları gösterir.

Buna ihtiyacımız yom mu dersiniz?

O zaman Nietzsche de gerek yok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder